Ay: Nisan 2023

Adalet Agaoglu – Ruh Usumesi

(cesur ve soğukkanlı, atak ve ürkek) “Sakın bademli tavuktan ısmarlamayın,” dedi kadın, “çok acı!” Adam, gözlerini incelediği yemek listesinden kurtarıp karşısında oturana çevirdi. Tanışıyorlar mıydı? Fakat, hangi anlamda lütfen? Adam, bakıyor: Bir kadın. Eli yüzü düzgünce; okumuş yazmış belli. Bakıyor. Yaşı belirsiz. Ancak, dışarda tek başına yemek yiyebilecek kadar yaşlı, cesur ve özgür. Kadın da […]

Adalet Agaoglu – Romantik Bir Viyana Yazi

Ba-rok, oh-huhh. Ba-rok, oh-huhh. Ba-rok… Barok, Ortaçağ karanlığını geride bırakmak, Rönesans’ın yolunu açtığı büyük keşifler zaferini parlak bir geçit töreniyle kutlamaktır. Oohhhh!.. Tümce amma da çetrefil. Gel de ayak ve soluk uydur. Ba-rok, oh-huhh… Ba-rok, lt-riii… Ooh-huh, Ba-rok… Ayak değiştir. Ba-rok, karanlık Ortaçağı geride bırakıp, Rönesans’ın yol açtığı büyük keşifler zaferini tumturaklı törenlerle kutlamaktı. Bu […]

Adalet Agaoglu – Bir Dugun Gecesi

“İntihar etmeyeceksek içelim bari!” Tezel. Az önce devetabanının dibine bıraktığı içki bardağından boşalan eli titriyor. Ailenin anlayışlı damadı olarak hemen Tezel’in yardımına koşmam gerek. Tezel ne anlayışlı, ne de dengeli olmak zorunda. Titreyen ellerini koltukaltlarına sokuyor. Boşalan bardağına yeniden sarılmamak, o bardağı alıp yere çalmamak için yapıyor bunu. Bulunduğu yerle bir gece için uyum sağlama […]

Actonio Krogerbu – Alacakaranlikta

Hümanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aşama, insan varlığının en somut anlatımı olan sanat yapıtlarının benimsenmesidir. Sanat dalları içinde edebiyat, bu anlatımın düşünce öğeleri en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir ulusun, diğer ulusların edebiyatlarını kendi dilinde, daha doğrusu kendi düşüncesinde yinelemesi; zekâ ve anlama gücünü o yapıtlar oranında artırması, canlandırması ve yeniden yaratması demektir. […]

Abraham Moles – Belirsizin Bilimleri – İnsan Bilimleri İçin Yeni Bir Epistemoloji

Abraham Moles, zengin, derin, enerji dolu, üretken, çok yönlü ve şaşırtıcı kişiliğiyle çeşitli öğrenci ve araştırmacı kuşaklarını etkilemiş bir bilim adamı ve düşünürdür. O’nu, prototipini Leonardo de Vinci’nin veya Leibnitz’in oluşturduğu “savant universalis” kategorisine sokabileceğimiz ve bugün artık bilim ve düşünce dünyasında nesli tükenen insanlardan biri olarak nitelemek abartılı bir tavır sayılmamalıdır. “Dehaların yerine yeteneklerin” […]

Abraham Galante – Sabetay Sevi Ve Sabetaycıların Gelenekleri

Beş Yıl önce İsrail’e gittiğim zaman tüm dünya Yahudileri ile ilgili bilgi veren müzeyi gezdiğimde hayretler içinde kaldım. Türk Yahudileri ile ilgili hiç denecek kadar azıcık bilgi vardı ve bu azıcık bilgiler yalnızca Sabetay Sevi’ den sözediyordu. Bu nasıl işti? Genel havaya girip kendimizden söz etme gereğini mi duymamışız? Yoksa İsrail’li müze görevlileri mi bize […]

Abidin Dino – Kısa Hayat Öyküm

Yanılmıyorsam 1985 yılıydı. Abidin ‘e bir öneride bulundum: “Kendi ağzından özyaşam öyküsü “nü yazmak. Karar verdik, Dino ‘ların her yaz gittikleri, Fransa ‘nın güneyindeki köylerden birine ben de gidecek, her gün belli saatlerde ses alma aygıtını çalıştırıp karşılıklı konuşacaktık. Daha sonra bu konuşmalarımız kağıda dökülecek ve Abidin ‘ in onayına sunulacaktı. Birçok ünlünün özyaşam öykülerinin […]

Abdülhak Şinasi Hisar – Geçmiş Zaman Edipleri

Abdülhak Şinasi Hisar’ın vefatından önce yayınladığı Yahya Kemal’e Vedd (1959) ile Ahmet Haşim: Şiiri ve Hayatı (1963) adlı eserlerinin baş kısımlarında, yazarın eserleri listesi verilirken ilkinde “yakında basılacağı”, diğerinde de “yakında neşir olunacağı” belirtilen yeni bir eserinden söz ediliyor. Hisar’ın Geçmiş Zaman Edipleri adını taşıyan bu eseri, ne yazık ki kendi sağlığında yayınıanma imkanı bulamadı. […]

Abdülhak Şinasi Hisar – Çamlıca’daki Eniştemiz

Uzun boyu, zayıf vücudu, siyah, cin gibi gözleri, kumral ve seyrekçe sakalı, ye�il kaplı kürkü ve kah ba�ına geçirdiği, kah ba­ �ından çıkardığı sivri gecelik takkesiyle Asuri bir müneccimi hatırlatan bir adam, terlikleri yerde, kendisi kö�edeki kerevet üstünde bağd� kurmu�, gazetesini okuyordu. Birdenbire, gördüğü bir haberle canı yanmı�çasına, oturduğu §iltenin üstünde ayağa kalkıyor; alevi artan […]

Abdülhak Şinasi Hisar – Boğaziçi Yalıları

Bütün eski Boğaziçi yalılarının nice hususiyetleriyle henüz ayakta oldukları zamanlarda Boğaziçi de bu yalıların en tabii bir muhitini teşkil ederdi. Bütün Boğaziçi, kendi içine kapalı bir âlem, kendine has, tamamıyla milli ve mahalli bir medeniyetin ifadesiydi. Boğaziçi’nde hayat o kadar milli ve hususi bir nizamdı ki, bu milli medeniyet içinde yaşayanlar, milliyetçiliğin ne olduğunu ve […]

Abdülhak Şinasi Hisar – Boğaziçi Mehtapları

Bu asrın ilk yıllarında Boğaziçi -en çok hatıra getirdiği eski Venedik gibi- sanki bir göl tarzında kendi üstüne kapanmış ve kendine mahsus adetleri ve zevkleri olan büsbü tün hususi bir fılemdi. Barındırdığı birtakım ananeler kendine has tabiatının hususiyetlerine ka tılarak ona, birçok kısımlarıyla eş bulunduğu İstanbul medeniyetinden bile ayrılan, hususi bir medeniyet kurmuş oluyordu. Her […]

Abdülbaki Gölpınarlı, P. N. Boratav – Pir Sultan Abdal

Pir Sultan Abdal, büyük bir halk şairi, hatta kelimenin tam manaswta büyük bir şairdir. Bu baktma o, Yunus Emre, Karacaoğlan ve Oada/oğ/u ile mukayese edilebilir. Sanat ifadesindeki kudreti, zamanmm ve muhitinin hayatmt bütün şiddet ve kesafetiyle yaşamtş olmastndan geliyor. Menkabe/erin ve şiirlerinin bize öğrettiği gibi Pir Sultan, Iran şiT hükümdar/anna bağlt Ktztlbaşlann, Osmanlt hükümetine ve […]

Abdülbaki Gölpınarlı – On İki İmam

Cenôb-ı Rasu l-i Ekrem (S.M , h icretten elli üç yıl önce H icaz ülkesinin Mekke şehrinde doğmuşlardır. Kureyş kabilesinin Hôşimoğulları boyuna mensupturlar. Babaları Hz. Abdullah, a nneleri, Zühreoğulları boyundan Veheb kızı Hz. Amine’dir. Soyları, Hz. İbrôhlm Peygamber’e (A.M) dayanır. Ana karnındayken babaları Hz. Abdullah vefat etm işti. Doğumları, tôrih ve siyer kitaplarında bi ld […]

Abdülbaki Gölpınarlı – Nasreddin Hoca

683 te vefât eden Hoca’nın kızının, 727 de ölmesi gaayet tabiîdir. İsmail Hâmi Danişmend’e göre Hoca, Çobanoğullarından Husâmeddin Çoban oğlu Alp-Yürük’ün torunu Muzaffereddin Yavlak-Arslan’ın oğlu Nâsıfeddin Mahmûd’dur. Babası, İ291 de ölmüş, Hâce Nâsıreddin Mahmûd, Kastamonu’da beylik etmiş, sonra Selçuklularm hizmetine girmiş, 1283-1291 de Konya’da bulunmuş, bir aı-alîk saltanat nâipligi de yapmıştır. Hoca’nuı, en eski fıkrası, […]

Abdülbaki Gölpınarlı – Melamilik ve Melamiler

Türkiye’nin dînî târihini meydana getirebilmek için, Türkiye’de inki- af eden muhtelif tarikatlar hakknda etrafl ve salam monografiler ya- zlmas birinci arttr. Umumiyetle islâm tasavvufu tarihini yazabilmek için de çok büyük yardm olaca bedihî olan bu cins monografiler, mahdut ve muayyen bir mevzuu bütün teferruatile ihata edebilir. Herhangi bir tarikatn menei, inkiaf, balca ahsiyetleri, âyin ve […]