Kategori: Genel

Edward Hallett Carr – 1917 Oncesi Ve Sonrasi

Bu kitabı oluşturan yazılar Devrim Çahşmalarimn yayımlanma tarihi olan 1950’den beri çeşitli zamanlarda kaleme alınmıştır. Birinci bölüm 1967 yılında ingiltere’de ve Birleşik Devletler’de 1917 devriminin ellinci yıldönümü münasebetiyle verilen çeşitli konferans ve radyo konuşmalarının genişletilmiş halidir: Daha kısa biçimleriyle 9 Kasım 1967’de The Lİstener’da ve Revolutionaty Russia (Devrimci Rusya)’da (ed, R. Pipes, Harvard University Press, […]

Edward F. Benson – Hilal ve Demir Hac

Her kitap yazıldığı dilde yaşayan bir canlı gibidir ve ruhu vardır. İyi bir çevirmenin başlıca görevi kitabın ruhunu, bildiği dillere kaybetmeden taşımaktır. Bir yerde çevirmen kitabın yazarı ile duygudaşlık kurmak, kitapta anlatılanlara yazarın gözüyle bakmak, yazarın hissettiklerini hissetmek durumundadır. Çevirmen bunu yaparken yazarın yanlış ya da katılmadığı görüşlerini eleştiremez veya olması gerektiği hale getiremez. Çünkü […]

Edward Evans-Pritchard – İlkellerde Din

Bu konuşmalar boyunca, antropolog dediğimiz ya da en azından çalışmaları antropoloji alanına giren yapıtları inceleyeceğim; bunlar ilkel insanların dinsel inançlarıyla uygulamalarını içeriyor ve açıklıyor. İlkel insanların dinleriyle ilgili kuramları inceleyeceğimi daha baştan açıklamak isterim. Din üzerine olan daha genel tartışmalar benim konumun dışında kalıyor. Ben sadece antropoloji alanına giren yazılarla, özellikle de Ingiliz yazarlarıyla yetineceğim. […]

Edward W. Said – Yersiz Yurtsuz

YERSİZ YURTSUZ, BÜYÜK ÖLÇÜDE YİTİK YA DA UNUTULMUŞ BİR DÜNyanın çetelesi. Bundan birkaç yıl önce, hekimlerin koyduğu tanıya bakılırsa ölümcül olan hastalığımı öğrendiğimde, doğduğum, çocukluk yıllarımı geçirdiğim Arap dünyasında ve ortaokula, liseye, üniversiteye gittiğim Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşadığım hayatın öznel bir muhasebesini ardımda bırakmanın ne derece önem taşıdığı birden kafama dank etti. Bu kitapta andığım […]

Eduardo Galeano – Kucaklaşmanın Kitabı

Colombia kıyılarındaki küçük Neguâ kasabasında, gökyüzüne tırmanabilen bir adam vardı. Yere döndüğünde gezisini betimler, insan yaşamının yukarıdan nasıl göründüğünü anlatırdı. İnsanlığın minik alevlerden oluşmuş bir deniz olduğunu söylerdi. “Dünya, bir insanlar yığını, bir minik alevler denizidir,” derdi. Herkes kendi ışığıyla ışıldar. Hiçbir alev öbürüne benzemez. Büyük alevler vardır; küçük alevler, her renkten alev. Kimi insanların […]

Eduardo Galeano – Aynalar

Yaşam, isimsiz ve anısızken, yapayalnızdı. Elleri vardı, ama dokunacak kimsesi yoktu. Ağzı vardı, ama konuşacak kimsesi yoktu. Yaşam hiçbir çağ ile tanımlanamıyordu henüz. İşte o zaman arzu yayını gerdi ve fırlattığı arzu oku yaşamı ikiye böldü ve yaşam iki kişi oldu. Bu ikisi buluştular ve gülüştüler. Birbirlerine bakmak güldürüyordu onları ve birbirlerine dokunmak da. Renk […]

Eduard Mörike – Stuttgart Cücesi

Gootfried Keller bir yazısında Eduard Mörike’nin kişiliğini: “Horatius’un (1) ve Şıvablı (2) kibar bir hanımın oğlu” sözleriyle çizmiştir. Gerçekten bu şairin özelliği bundan daha iyi belirtilemezdi. O, dünyada klasikle doğal-gizemli arasında yurdunu bulmuştu; titreşim ve duygularda fırsat buldukça sayrılıya dek giden bir ince duyuş, işte onun şiirinin ve öykülerinin olgunlaştığı besi toprağı buydu. Bu nedenle, […]

Edmondo de Amicis – Çocuk Kalbi

Bugün yine okula başlıyoruz. Tatil aylarımız bir rüya gibi geçip gitti. Annem, beni Baretti Okulu üçüncü sınıfına kaydımı yaptırmak için götürürken , bir yandan kırlarda geçirdiğim o güzel günleri düşünüyordum. Şimdi bütün sokaklar çocukların sesleriyle cıvıl cıvıldı. Okula giden cadde üzerindeki kitapçı ve kırtasiyeler, defter, kitap, kalem alan çocuklarla dolup taşıyordu. Okulun önü o kadar […]

Edith Nesbit – Demiryolu Cocuklari

Roberta, Peter ve Phyllis adlarındaki üç kardeş, Edgecombe adlı Villalarında anneleriyle, babalarıyla birlikte mutlu bir yaşam sürdürüyorlardı. Çocukların en büyükleri Roberta, on iki yaşında, ince yapılı ve yaşıtlarına göre uzun boylu bir kızdı. Siyah, düz saçları, omuzlarından dökülüyordu. Başkalarını mutlu etmek için çabalayan, sır saklamayı başarabilen, anlayışlı, hoşgörülü ve asla umutsuzluğa kapılmayan bir çocuktu. Annesini, […]

Edith Hamilton – Mitologya

Bazı kişilere göre, Yunan ve Roma mitologyası, bize insan soyunun yüzyıllar önce neler düşünmüş, neler duymuş olduğunu gösterir. Böylece, doğayla ilişkilerini son derece azaltan uygar insandan çıkarak doğayla kucak kucağa yaşıyan insana varabiliriz. Mitologyayla ilgilenişimizin asıl 6ebebi de budur belki: Dünya gençtir; insanlar doğanın ortasında, toprağa bağlıdırlar; günlerini ağaçların, denizlerin, tepelerin, çiçeklerin arasında geçirirler. Gerçekle […]

Edip Cansever – Siiri Siirle Olcmek

Açık kumral saçlı, zayıf mı zayıf, kaburga kemikleri sayılabilen küçük bir çocuk! Adını soruyorum. Önce yüzünü başka yöne çeviriyor, bir süre sustuktan sonra yanıtlıyor sorumu: Edip! Nerede doğdun, diyorum. Ses yok. Babası, annesi bilirmiş. Ama yaşadığı sokağı iyi tanıyor. Sıra sıra ahşap evler, ufaklı büyüklü bahçeler. Tahta bir kapıyı ayağıyla itiyor: İşte, bizim bahçemiz! Sağ […]

Edip Cansever – Gelmiş Bulundum

Kendini, anlatmak, hep anlatmak. .. bıkmadan, usanmadan, sonuna kadar anlatmak şeklinde vareden bir bitmez tükenmez dil akışı-aktarımını bilebiidiyse şiirimiz, bunu öncelikle Nazım Hikmet’ e, ama pek çok yönden ve daha fazlasını Edip Cansev er’ e borçludur; iddiayı daha anlaşılır kılmak adına eklemek gerekir ki mesele nicelikle ilgili değildir ve mesela, külliyatının cesametiyle hem Nazım Hikmet […]

Edip Ahmet Yükneki – Atabetül Hakayık

Atabet ül-Hakaayık 12. asrın ilk yarısında, Yüknekli Edîb Ahmed bin Mahmud tarafından yazılmış manzum bir ahlâk kitabıdır. Türk ve Acem ülkelerinin meliği- emîr-i âzam Muhammed Dâd İspehsâlâr Beg’e sunulmuştur. Edîb Ahmed, 11. asır sonlarıyla 12. asrın ilk yarısında yaşamış; Arapça’yı, Farsça’yı öğrenmiş; tefsir, hadîs gibi İslâmî ilimleri tahsil etmiş; takva sahibi, âlim, fâzıl bir Türk […]

Edgar Cayce – Rüyaların Dili

Neden rüya görüyoruz? Rüyalar araştırma laboratuarlarının ileri sürdüğü gibi, bil inçaltının fantezi leri ya da bilinçaltının sembollerle ortaya vu ruluşu mudur? Ya da, gene rüya laboratuarlarının son saptamalarına göre , d uygu ve düşüncelerin düzenlenme si ne katkıda bulu nan görüntüler midir sadece? Yoksa bir başka laboratuarın ileri sü rdüğü gibi, kişi nin yaşadıkları nı, […]