Yasar Atesoglu – Hayatınızı Değiştirecek Bilgelik Öyküleri

Jack yavaşlamadan önce takometreye baktı. Hız limitinin elli olduğu yerde yetmiş üç ile gidiyordu ve son dört ay içerisinde dördüncü defa polis tarafından durduruluyordu. Bir insan nasıl bu kadar şansız olabilirdi? Jack arabasını sağa çekti. ‘İnşallah şu anda yanımızdan daha hızlı bir araba geçer,’ diye düşünüyordu. Polis elinde kalın bir not defterle arabadan indi. Bob? […]

Yasar Atesoglu – Dogru Bildigimiz Yanlislar

Şeker Hastalığı ile İlgili Doğru Bildiğiniz Yanlışlar YANLIŞ Şeker hastaları genelde pek bir şey yememelidir. DOĞRU Tam tersi sık sık yemeleri mecburidir. Günde 6 öğün mutlaka yenmesi gerekir. Bu şekilde kan şekerinin düzenli seyretmesi sağlanır. Yatmadan önce de az şekerli bir meyve yenmesi uygundur. Örneğin; elma, armut, şeftali, çilek, kırmızı erik gibi. YANLIŞ İnsülin tedavisi […]

Yasar Atan – Akdeniz Mitologyasindan Efsaneler

Yaradılışı gereği insanoğlu, daha gözlerini dünyaya açar açmaz, hemen çevresini bilip tanımak ve onu kendince dönüştürmek isterdi. Bu yüzden de hep olağanüstü güçlüklerle boğuşmak zorunda kalır ve haliyle tam anlayamadığı bu güçlük ve engelleri, “tanrılar”la özdeşleştirirdi. Sonra da bu konuda sayısız söylenceler üretirdi. Ne var ki onun dillendirdiği tanrılar, aslında insanoğlunun elleriyle yakalamak isteyip de […]

Yaprak Zihnioğlu – Kadınsız İnkılap

YAPRAK kitabına bir giriş yazısı yazmamı istediğinde tereddütsüz kabul ettim. Sonra düşünmeye başladım. Biz Yaprak’la ne zaman tanışmıştık? Yirmi yıldan çok olmalıydı. Arkadaşlığımızın başlangıcını bulmak için elimde bir-iki ipucu vardı. Kadınlarla ilgili doçentlik tezimi yazdıktan sonra olmalıydı … Bizi buluşturan, kadın konusuna ortak ilgimizdi. Ben üniversiteden istifa etmeden önce olmalıydı. .. Onu ilk kez, Beyazıt’taki, […]

Yannis Kordatos – Bizansın Son Günleri

1453 yılı, Avrupa ve Doğu tarihinde büyük bir döııiim noktasıdır. Bizans İmparatorluğu’nu “fethedileıııoz” denen ünlü başkenti Konstantinopolis, 29 Mayıs 1453 tarihinde Türklerin eline geçti. Yaklaşık bin yıllık bir geçmişi olan dev bir imparatorluk, bir daha tarih sahnesine çıkamayacak biçimde ebediyen yok oldu. Asya’nın derinliklerinden gelen Türkler, Konstanlinopolis’in düşmesiyle birlikte, beş yüz yıl süreyle, Akdeniz ve […]

Yalçın Tosun – Anne Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler

Babaannemin günlüğünü bulduğumda ne yalan söyleyeyim, çok da heyecanlanmamıştım. Öleli daha üç gün olmuştu. Annemle ondan kalanları düzenlerken kimseleri yanına yaklaştırmadığı komodinin, anahtarını bulamadığımız için kırarak açtığımız çekmecesinde o eski defteri öylece yatarken bulduk. Siyah bir deriyle kaplanmış bu defterin sayfalarını şöyle bir çevirdiğimde, bazı cümleleri Fransızca yazılmış günlük sayfalarıyla karşılaştım ve defteri bir kenara […]

Yalcin Tosun – Dokunma Dersleri

…Sonra işte, sen geldin. Yıldızların altında uyuduk. Annem merakına yenilip gelmeden, yıldızlar tepemize inmeden evvel uyuduk. Bir düşü yeniden kurar gibi, hiç uyanmayacakmışız gibi uyuduk. Ben önce uyuyormuş gibi yaparak uyumanı bekledim, sonra uyurken izledim seni, uzun uzun. Başka zaman bakamıyordum doya doya, doyana kadar baktım ben de. Bir erkek değildin artık, bir kadın değildin. […]

Yalcin Peksen – Nuh Peygamberin Seyir Defteri

OKUYUCUYA… İlk kitabım yayınlandıktan sonra ben de zorunlu olarak edebiyat dünyasına girmiş oldum. Kitabım, kitabevlerinin raflarını süslediği için kendimi «yazar» saymamdan daha doğal bir şey olabilir miydi? Üstelik bu düşüncemi doğrulayan olaylar da olmuyor değildi. Sağda, solda sık sık adımın «yazar» olarak geçtiğini duyuyordum. Örneğin birçok kişinin benim için «Her tarafı yazar olsa, ne yazar» […]

Yalcin Kucuk – Turkiye Buyulu Hapishanem

Yolculuğun en güzellerini büyük kaşifler yapmışlardır. Kaşifler garip insanlardır. Bunlar, dünyanın sınırlarından hep kuşku duyarlar, içinde bulundukları dünyayla yetinmezler; henüz keşfedilmemiş “başka dünyalar”a dair tuhaf bir inançla yaşarlar. Gariptirler; ancak insanlığın bu türü, hiçbir zaman yalnız, meczup ve münzevi bir yaşam sürmez. Çevrelerinde aynı şeyi hissedecek bir avuç tutkuluyu hemen her zaman yaratırlar. Olağanüstü tutkuludurlar, […]

Yalcin Kucuk – Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü

Sovyetler Birliği, sovyet elitinin, komünizme inancını yitirmesi nedeniyle yıkıldı. Komünizm’in ekonomik ve teknolojik hiçbir sorunu yoktu; tek meselesi kendisi olmuştu, inanç yetmezliğinden söndü, demek istiyorum. Ne tarih ve ne günler, son genel sekreter Mihail Garbaçov’u, büyük bir sevinçle karşılamıştık, sanki mesih idi ve öyle gördük. Gizlice bir mesih peşinde olduğumuzu, Garbaçov’la yaşadığımız büyük hayal kırıklığı […]

Yalcin Kucuk – Seytanca

Tam tam sesleri duyuyoruz, tüsiad’dan geliyor, Ergun Özbudun yine hanende başıdır. Tüm plütokratlar oradaydı, boynu-eğri sekreter kız başındaydı, Füsun Erbulak’ın otobiyografik “Neden Geç Kaldım” romanının havasını çaldılar, kendilerince, “İslam Cumhuriyeti” kanun-i esasiyesini ilan ettiler. Türbanı kamu idaresi ve Meclis’e soktular, yalnız, herhalde bizi kendileri misli sayıyorlar, geri zekalılar familyasından gelmiyoruz. Türk ve bu arada Sabetayist […]

Yalcin Kucuk – Bir Soran Olursa

Tarihte hiç bir zaman bir Bizans Devleti olmadı. Okullarda, tarih dersleri.,e, hep Bizans Devleti ve tarihi okutuldu. Bimns Devleti’ni tarihçiler uydurdular; tarihçileri müthiş yaratıklar olarak görüyorum. Tarih, bütün bUimlerin anası sayılıyor; doğru buluyorum. Tarih, kütlelere akıtıldığı zaman fizik oluyor. Bir soran olursa, bütün öğrenciler aynı cevabı verirler; Osmanlı Tarihi’nin dönemlerini hep aynı anlatıyorlar. Kuruluş Dönemi,, […]

Yakup Kadri Karaosmanoğlu – Atatürk

Bizim ilk gençlik yıllarımız bir milli kahramana hasretle geçti. Biz; -şimdi ellisine varanlar, elliden ötedekiler- gözlerimizi dünyaya bir bozgun havası içinde açtıktı. Babalarımız, analarımız, b ize Moskof seferlerinden, Rumeli kıyamlarından [ayaklanmalarından] , Arap isyanlarından ve b unları takip eden ecnebi müdahalelerinden tutuk bir di lle bahseder dururlardı. Kaybolmuş ü lkelere, gid ip de dönmeyenlere, gözleri […]

Yakup Kadri Karaosmanoglu – Yaban

Yaban gerek Yakup Kadri’nin romanları içinde, gerekse Türk Edebiyatı tarihi açısından ayrı bir önem taşır. Yayımlandığı yıldan bu yana da en çok tartışılan, yazarını ölmezleştiren romanların başında gelir. Bu, hem Türkiye tarihinin belli bir dönemine tanıklık etmesinden, hem de bir tez romanı olmasındandır. Nitekim, ne zaman halk-aydın kopukluğundan söz edilse akla hemen Yaban gelecektir. 1932’de […]

Yakup Kadri Karaosmanoglu – Kiralık Konak

Kiralık Konak, Yaban’ın popülerliği bir yana bırakılırsa gerek içeriği, gerek kişilerinin işlenişi, gerekse kurgusu bakımından Yakup Kadri’nin romanları arasında önemli bir yer tutar. Türk romanının köşe taşlarından oluşu, değerini günümüzde de koruması ise konu edindiği gerçekliğin, değişik boyutlarda da olsa sürmesinden gelir. Türk toplumunun tarihsel gelişim sürecinde ilk belirtileri onsekizinci yüzyılda görülen ve Tanzimat’la somutlaşan […]

Yakup Bilge – Süryaniler Anadolu’nun Solan Rengi

Süryaniler tarihleri boyunca büyük göç dalgalarıyla karşılaştılar ama, toplumu en çok sarsanı belki de 1960’lı yıllarda başlayan ve sonu Avrupa ve ABD’de biteni oldu. Daha önceleri göçler “yerel” boyutta kalırken, son güç dalgası Süryaniler’i binlerce yıl yaşadıkları topraklardan kopardı. Son göç, onların “diaspora” kavramı ve psikolojisiyle tanışmalarına neden oldu. Süryaniler bu göçle birlikte yaşadıkları ülkelerdeki […]