Kimim ben? André Breton unutulmaz yapıtı Nadja’ ya bu soruyla girer, hemen arkasından da kimilerimizin belki yaşamları boyunca bir kez bile sormadıkları bu kısacık soruyla gerçeklik duygumuzu temelinden sarsan bir gözleme gelir. Ama ben aynı soruyu çok daha çarpıcı ve çok daha acı biçimde soranlarla da karşılaştım. Ufak bir toplantı yerinde, bir masa çevresinde, başlıca […]
Tahsin Yücel – Aykırı Öyküler
Babamın, Ali Rıza amcamın, Zübeyde Halamın anlattıklarına bakılırsa, büyükbabam başöğretmen olmadan önce dünyanın en sessiz adamıydı. Üstelik çevresindekiler de kendisi gibi sessiz olsunlar İsterdi. Bu nedenle, akşamları, küçük masasının başına geçtikten sonra, babam, Ali Rıza amcam ya da Zübeyde Halam boş bulunup yüksek sesle konuştular mı kabasına iğne batırılmış gibi yüzünü buruştururdu hemen. Ama, kızgınlığını […]
Tahsin Yucel – Yapisalcilik
Belirli bir yaygınlık kazanmış tüm sanat ve düşün akımlarının, gittikçe daha karmaşık, daha içinden çıkılmaz bir biçimde, bir dizi toplanma ve dağılma, yeniden toplanıp yeniden dağılma sürecinden geçtiğini biliriz. Başlangıçta birkaç genel ilke çevresinde birleşen bilim, düşün ya da sanat adamları, genel ilkelerden kaynaklanan ya da kaynaklanmak savında olan ürünler çoğaldıkça, ya bunları çok farklı […]
Tahsin Yucel – Anadolu Masallari
Yeşiltay, mavi gözlü bir çocuktu, bütün çocuklara benzerdi. İşi gücü oyundu, güzel oyunlara biterdi, bir de masalları severdi. Geceleri uyku girmezdi gözlerine, uyuma.zdı, annesini de uyutmazdı, gece yarıtarına kadar :ma- sal anlattınrdı. Dinledikçe, dinliyeoeği getirdi. Dinlediği güzelim masallar düşlerine girerdi. Düşlerinde devlerle, cücelerle, dervişlerle, cinlerle, peri kızlanyla birlikte � zerdi, bir demir asa alırdı eline, […]
Louis-Ferdinand Céline – Profesör Y İle Konuşmalar
Sihirbaz sahneye çıkıp, ortalığı kasıp kavurmuş, kimselerin akıl sır erdiremediği, eşi benzeri görülmemiş numarasını sunduktan sonra numarasının sırrını açıklıyorsa eğer, orada bir an durup düşünmek gerek. Aristo’dan miras bir çaba, Horatius’la, Boileauyla , Baudelaire’le, Wilde’la kesişen bir yol: Profesör Y ile Konuşmalar; nam-ı diğer, Céline’in ars poeticası . Yolculuk ’ un sırrı. Doktorun reçetesi. Sırrını […]
Louis-Ferdinand Céline – Gecenin Sonuna Yolculuk
1940’lardan sonra bir daha hiç izine rastlanmayan Gecenin Sonuna Yolculuk’un ilk elyazması, 2001 yılı baharında bir satış katalogunda yeniden ortaya çıkıverdi. Zamanımızın güncel olaylarının çapı göz önüne alındığında kuşkusuz küçük bir haberdi bu. Yine de, satış gerçekleşene dek, genelde kitaplarla ilgili konuların pek üzerinde durmayan televizyon da dahil, medyanın her alanında aylarca haber ve yorum […]
Louisa May Alcott – Küçük Kadınlar
Jo, halının üzerine uzanmış, “Hediyesiz Noel olur mu hiç?” diye söyleniyordu. Meg, eskimiş giysilerine bakarak içini çekti ve “Fakir olmak ne kötü!” dedi. Küçük Amy burnunu çekerek “Bazı kızların bir sürü şeyi varken bazılarının hiçbir şeyinin olmaması bana hiç de adil gelmiyor,” diyerek onlara katıldı. Beth, köşesinden doğruldu. “Ama annemiz babamız var. Biz varız.” Dört […]
Louis Althusser – Lenin ve Felsefe
Lenin ve Felsefe, Althusser’in eserleri arasında, ötekilerden erken yayımlanmış bir kitap değildir. Bu kitap, Althusser’in temel tezlerinden birini oldukça kısa ve oldukça derli toplu bir biçimde verir: Althusser, Marksist bir filozof olarak felsefeyi tanımlıyor burada. Bir bakıma, öteki kitaplarında ne yaptığını burada açıklıyor. Felsefe ile bilim, felsefe ile ideoloji, felsefe ile politika ilişkilerini de bu […]
Louis Althusser – İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları
Althusser’in Marksist teoriye en önemli katkılarından biri, hiç kuşkusuz, “Devletin İdeolojik Aygıtları” adlı teorik metnidir. Marksist filozof bu yazısında klasik felsefenin ezelî “ruh-madde” karşıtlığının dışına çıkıyor ve “ruh”u ya da “düşünce”yi, maddenin belirli ölçüde çarpıtılmış bir yansıması değil, toplumun somut pratikleri ve aygıtları içinde oluşan, maddî bir nesne olarak tanımlıyor. Bu tür bir ele alış, […]
Tahir Alangu – Kediler Padişahı
Bir varmış bir yokmuş. Tanrı’nın kulu çokmuş. Çok ;A.,f:J·-· yemesi, yok demesi günahmış. Evvel zaman içinde bir sümüklüböcek varmış. Evi sırtında, duvarın dibinde, yalnız başına, sessiz sakin yaşarmış. Günün birinde yalnızlıktan sıkılmış, bıkmış. Sarmısak zarından baş örtüsü, soğan kabuğundan ferace, hurma çekirdeğinden takunya giyinmiş, kendine bir koca aramaya çıkmış. Soğan kabuğundan kepenek, sellim sellim sepelek, […]
Tahir Alangu – Billur Köşk Masalları
Bir varmış, bir yokmuş Tanrı’nın kulu çokmuş. Çok demesi yok demesi günahmış. Bir padişahın hiç çocuğu olmaz, olursa da yaşamazmış. Günlerden bir gün bu padişahın bir kız çocuğu dünyaya gelmiş. Babası ile anası saraydakiler, dışarıdakiler, köydekiler, kenttekiler, yazıda yabanda kim varsa herkesi bir telaştır almış, “Bu kızı nasıl olsa da yaşatsak?” diye tasaya düşmüşler. İşin […]
Taha Caglaroglu – Risalei Nur Estetigi
Güzellik nedir? Güzelliğin kaynağı madde midir, yoksa mana mı? Güzellik ile hakikatin bir ilişkisi var mıdır? Sanat nedir? Sanat-kutsal ilişkisi nedir? Hüznün güzelliği, ölümün güzelliği diye bir şey olabilir mi? Felsefede ‘kötülük problemi’ olarak konuşulagelen sorun hakkında neler söylenebilir? İşte bu sorular çevresinde gelişen konular, insanların zihinlerini hep meşgul etti. Risale-i Nur’daki estetiği aramak amacıyla […]
Taha Akyol – Rumeli’ye Elveda
Nüfusumuzun yaklaşık yarısının Kafkasya, Kırım ve Balkanlar’dan göçüp geldiğini biliyor muydunuz? Cumhuriyet’in kuruluşuna kadarki 150 yıl içinde Kafkasya, Kırım ve Balkanlar’dan 5 milyon Müslüman Türkiye’ye sürüldü, tehcir edildi veya mübadeleyle Anadolu’ya geldi. Buna karşılık 1 milyon 900 bin Hıristiyan da göçle, tehcir ve mübadeleyle Anadolu’dan ayrıldı. Ulus-devletler bu süreçlerin sonucu olarak kuruldu. Roma’dan Osmanlı’ya tarihteki […]
Taha Akyol – Mezhep ve Devlet
Elinizdeki kitap 1999 yılında yayımlanmış ve kısa sürede 7 baskı yapmıştı. Kitap yayımlandığında Türkiye’nin İran olacağı âdeta iliklere işlemişti, 28 fiubat’ın önderi olan askerler Türkiye’nin böyle bir tehlikeyle burun buruna olduğunu dünya âleme ilan ediyorlardı. Tarihi hiç bilmediklerine, sosyal bilimlerin bakış tarzına sahip olmadıklarına hükmediyordum. Bizde Atatürk’ün, İran’da Humeyni’nin devrim yapması, her şeyi izah etmeye […]
Taha Akyol – Medineden Lozana
Tarihe ‘deney’ olarak bakmak tarihi anlama çabasıdır. Hayatın değişen olguları karşısında geçmişte nasıl tavırlar alınmış, bu tavır alışlar nasıl sonuçlar doğunnuş? Tarihteki bu son derece karmaşık, muğlak sebepler – sonuçlar ilişkisini kavramaya çalışan zihin, bir düşünme melekesi kazanır; günümüzün çok daha kannaşık ve muğlak sorunları karşısında nasıl bir tavır alınırsa ne gibi sonuçlarla karşılaşılacağını sezme […]
Tabuttan Gelen – Mason Olduğum Dönemde Yaşadıklarım
Henüz 18 yaşındayken pırıl pırıl bir gençken internette okuduğum yazılar beni masonlara karşı ilgili bir duruma soktu. Neyin nesi diye araştırmalarım artık okula gitmemi bile engelliyordu. Ama masonlara bir türlü ulaşamıyordum çünkü iletişim konusunda ciddi anlamda gizliliğini koruyorlardı. Okulda bu ilgim tam olarak anlaşılmasa da sıraya çizdiğim semboller, deftere aldığım notlar insanlar tarafından görülüyor lakin […]