Philippa Gregory – Mahkum Prenses

Önce tüyler ürperten bir çığlık, ardından ateşin kükremesi duyuldu. Sonra korku dolu haykırışlar, tıpkı bir direkten diğerine sıçrayıp halatları ve bez kapıları tutuşturan alevler gibi.bir çadırdan diğerine yayıldı. Atlar dehşetle kişniyordu. Erkekler onları sakinleştirmek için bağırdı ama seslerindeki endişe ve panik atları daha da hırçınlaştırdı. Bu nafile koşuşturma, kamp alanı bir baştan bir başa alevlere […]

Philippa Gregory – Bakirenin Asigi

Norfbik’ta tüm çanlar Elizabeth için çalıyordu, peş peşe çalan çanlar adeta Amy’nin beynine işliyor, çıldırmış bir kadının histerik çığlıkları gibi kulaklarında çınlıyordu, tam hafifledi, sustu derken ahenksiz, tiz çınlamalar işkence gibi en baştan başlıyordu. Amy dışarıdan gelen gürültüye daha fazla tahammül edemeyince başını yastığın altına sokup üstüne de yorgam çekti ama ne yapsa kulaklarındaki uğultu […]

Philip Roth – Öfke

Sovyetler Birliği ve Çinli komünistler tarafından silahlandırılmış, iyi eğitimli Kuzey Kore birliklerinin 25 Haziran 1950’de 38. enlem üzerinden Güney Kore’ye girmesiyle Kore Savaşı adıyla anılan büyük felaket başladıktan yaklaşık iki buçuk ay sonra Newark şehir merkezindeki küçük bir üniversiteye, on yedinci yüzyılda Newark’i kuran kişinin adım almış olan Robert Treat Üniversitesi’ne kaydımı yaptırdım. Ailenin yükseköğrenim […]

Philip Roth – Nemesis

O yaz ilk polio vakası Haziran ayının başında, Anma Günü’nün hemen ertesinde, şehrin öteki ucundaki fakir bir İtalyan mahallesinde baş gösterdi. Şehrin güneybab köşesindeki Yahudi mahallesi Weequahic’te bu vakadan haberimiz olmamıştı, daha sonra Newark’ın bizimki hariç neredeyse bütün mahallelerinde münferit olarak beliren on iki vakayla ilgili de hiçbir şey duymamıştık. Ancak Dört Temmuz öncesi, şimdiden […]

Philip Roth – Hoşça Kal Columbus ve Beş Öykü

Brenda’yı ilk görüşümde, gözlüğünü tutmaını söyledi bana. Sonra da tramplenin ucuna kadar yürüyüp buğulu gözlerle havuza baktı; suyu boşaltılmış olsaydı bile, miyop Brenda fark edemeyecekti bunu. Çok güzel daldı, bir an sonra havuzun kenarına doğru yüzmekteydi, kısacık kesilmiş kestane rengi saçlarıyla uzun bir sapın ucundaki gül e benzeyen başı ileriye uzanmıştı, dimdikti. Kayareasma havuzun kenarına […]

Philip Roth – Hayalet Yazar

Yirmi yılı aşkın süre önceydi -yirmi üç yaşındaydım, ilk hikayelerimi yazıp yayımlıyor ve benden evvelki birçok Bildungsroman kahramanı gibi, daha şimdiden kendi heybetli Bildungsroman’ımı kaleme almayı tasarlıyordum-, bir Aralık öğleden sonrasında, günün hava kararmadan önceki son saatinde o yüce insanla tanışmak için, yaşadığı dağ evine vardım. Yalı baskı cephe kaplamalı çiftlik evi, Berkshires’ın yaklaşık dört […]

Platon – Devlet

Okuyucu, önsöz okumazsın sen, biliyoruz, kendimizden biliyoruz bunu. Haksız da değilsin hani, önsözlerin çoğu anlayışına sınır koyar; bir gözlük takar gözüne. Öyle bir gözlük ki ne kadar güzel de gösterse, görülmüş bir dünyayı gösterir sana. Önsözü eserin sahibi de yazmış olsa, sana dilediğini göstermeye hakkı yoktur o eserde. Hakkı olsa da çokluk bir şey kazanmaz […]

Philip K. Dick – Ubik

Arkadaşlar, artık toparlanma zamanı ve bütün sessizliğimizi bozuyoruz, elektrikli Ubiklerimizle çok para kazanıyoruz. Evet, adres defterlerini fırlatıp atıyoruz. Ve unutmayın: payımıza düşen her Ubik sadece talimatlara göre kullanılmalıdır. 5 Haziran 1992 gecesi saat üç otuzda, Güneş Sistemi’nin en iyi telepati, Runciter Ortaklığı’nın New York City bürolarındaki haritadan kayboldu. Bunun üzerine tüm vidfonlar 1 çalmaya başladı. […]

Philip K. Dick – Timothy Archer

Barefoot seminerlerini Sausalıto’daki yüzen evinde verir. Neden bu dünyada olduğumuzu öğrenmek yüz dolara patlar. Fiyata bir sandviç de dahil ama o gün aç değildim. John Lennon henüz öldürülmüştü ve sanırım neden bu dünyada olduğumuzu biliyorum; en sevdiğin şeyin, kaderden ziyade yüksek mevkilerdeki bir hata sonucu elinden alınacağını öğrenmek için. Honda Civic’imi belirlenmiş alana park ettikten […]

Philip K. Dick – Simulakra

Electronic Musical Enterprise binasındaki ofis içi memo, Nat Flieger’ı neden olduğunu çözemediği şekilde korkuttu. Memo, California Jenner’deki yazlık evinde yaşayan, Brahms ve Schumann’ı tuşlara dokunmadan çalabilen ünlü Sovyet piyanist, psikokinetik Richard Kongrosian ile ilgiliydi. Büyük bir şans eseri Kongrosian EME’de bir dizi kayda girecekti. Ve henüz… Flieger’ın aklına gelen düşünce, Kongrosian’ı California’nın en kuzeyindeki kıyıya […]

Philip K. Dick – Palmer Eldritch’in 3 Stigmatası

Uyandığında başı anormal derecede ağrıyan Barney Mayerson kendini tanımadığı elektronik bir binanın tanımadığı yatak odasında buldu. Yanında yatak örtüsünü çıplak, pürüzsüz omuzlarına kadar çekmiş, tanımadığı bir kız yatıyordu. Hafifçe nefes alıp veren kızın birbirine karışmış saçlan, pamuk beyazıydı. Kendi kendine “bahse girerim, işe geç kaldım,” dedi, yataktan çıktı ve gözleri kapalı halde sendeleyerek ayakta durmaya […]

Philip K. Dick – Gizli Goz

Geniş bir şekilde ele alındığında, ilk dedektif hikâyesi olan Edgar Allan Poe’nun “The Murders in the Rue Morgue” (Morgue Sokağı Cinayeti) cinayet öykülerinden bu yana, cinayet ve kurgu yıllardan beri el ele gitmektedir. Aslında, bir şey bu klasik hikâyenin ilk spekülatif cinayet kurgu romanı örneği olmasını sağlamış olabilir: Kilitli oda katillerini araştırırken, okuyucu, iki kadını […]

Philip K. Dick – Bay Uzay Gemisi

Önce bilimkurguyu onun ne olmadığını söyleyerek tanımlayacağım. Gelecekte geçen bir hikâye (ya da roman ya da oyun) olarak tanımlanamaz, çünkü gelecekte geçen ve bilimkurgu olmayan uzay macerası diye bir şey vardır: Bu da tam adı gibi bir şeydir. Gelecekte uzayda geçen süper ileri teknolojinin olduğu maceralar, savaşlar ve mücadeleler. O halde bu neden bilimkurgu sayılmaz? […]

Philip G. Kreyenbroek – Ezidilik- Arka Planı, Dinî Âdetleri ve Metinsel Geleneği

Tarih disiplinini anlamlı kılan önemli özelliklerin başında, kabul görmüş belli sıradanlıkların dahi ardında sarsıcı ve farklı bir gerçekliğin yattığını gösterebilmesi gelmektedir. Bu gücü elinde tutan bizatihi tarihçinin kendisi olması sebebiyle tarihçiye verilen önem ve bu önemin kamuoyu nezdinde oluşturduğu güven, anlatılanı/yazılanı -hiçbir gerçekliği olmasa dahi- çoğu zaman tartışılmaz kılar. Bu sebeple tarihçi trajedilerden muhtelif bir […]

Phil Mollon – Freud ve Sahte Anı Sendromu

1990’ların başlarında, psikoterapi görmüş veya danışma seanslarına katılmış kişilerde, kendini çocuklukta hiç yaşanmamış bir tacizin “hatırlanması” şeklinde belli eden yeni bir zihinsel hastalık (sahte anı sendromu) ortaya çıktığı bildirildi. Bu hastalığın iyatrojenik bir durum olduğu (yani, yanlış teşhis ya da tedaviden kaynaklandığı) ileri sürülüyordu. Bu durumdan, yetişkinlerdeki rahatsızlıkların ve psikolojik sıkıntıların çoğunun, çocukluk döneminde yaşanmış […]