Ermeni yurttaşlarımızın yüz binlercesinin ölümüne ve sağ kalanların ezici çoğunluğunun da atalarının yüzyıllardır yaşadıkları yurtlarından sürülmesine neden olan “1915 Olayları”nın üzerinden tam yüz yıl geçti. “Ermeni meselesi” nicedir her yılın nisan ayında gündeme gelerek hummalı tartışmalara yol açıyor. Gelgelelim bu tartışmalar genellikle siyasi temelde ve milliyetçi bir söylem içinde gelişiyor, esas olarak da 24 Nisan […]
Kategori: Genel
Yevgeniy Ivanovic Zamyatin – Biz
Devlet Gazetesi’nde bugün yayınlanan duyuruyu kelimesi kelimesine buraya aktarmakla yetiniyorum: ENTEGRAL’in[1] yapımı bugünden itibaren 120 gün içinde tamamlanacaktır. İlk ENTEGRAL’in uzaya yükseleceği büyük, tarihi an çok yakındır. Bin yıl önce kahraman atalarımız Dünya’yı fethederek TekDevlet’in egemenliği altına soktu. Sizleriyse daha da şanlı bir görev bekliyor: Ateş soluyan, elektrikli, camdan ENTEGRAL eliyle evrenin sonsuz denklemini bütünleştirmek. […]
Yevgeni Petrof – On Iki Sandalye
Bir ilçe merkezi olan N. kasabasında öyle çok berber dükkânı ile cenaze işleri bürosu vardı ki, kasabada oturanların başka bir iş yapmayıp yalnızca berbere saç-sakal tıraşı olduklarını, başlarını yıkatıp serinlediklerini, bu yerlerde daha fazla oyalanmadan öbür dünyaya göçtüklerini sanırdınız. Gerçekte ise N. kasabasının insanları hayli seyrek tıraş olurlar, öbür dünyaya göçme konusunda da hiç acele […]
Yekta Kopan – Sıradan Bir Gün
Yeter. Bu i§e son Vt:1111em gerekiyor. Noktay1 koymahyrm. • m. Uzun siiredir bu ruh h · deyim aslmda. a bunu anlamam i~in bir kivtlcrm gerekiyor·rnu§. 0 kivtlcrm ~aktl, ruh,1111 alev aldi. Srradan bir giin, beni oradan oraya savurdu. Bir yolculuk yaptlm. Her durakta bir kuyuya dii§mekten, d·· ·· gij111 her kuyuda kenditni btlltr1 yoruld111t1 . […]
Yekta Kopan – İçimde Kim Var
Yağmur, gökten yere yolculuğuna başlamak için, gündüz insanlarının uykuya karışmasını bekledi. Gecenin, kendisini anlayışla karşılayacağını biliyordu. Bekledi; sadece gececilerin ayakta kalacağı an’a kadar bekledi. Sonra yağmaya başladı. Gelinlik duvağı oldu, kasap sinekliği oldu, uçurtma kuyruğu oldu; öylesine buğulu, ince mi ince, dalgalı mı dalgalı yağdı. Çinko damlardan, kiremiti aktarılmamış çatılardan, tepesine naylon gerilmiş barakalardan geçip […]
Yekta Kopan – Daha once tanismismiydik
“Bir Sarý Yolculuk” Yayýnevinizin saygýdeðer yöneticileri; Evvela böyle bir mektup yollayarak zamanýnýzý aldýðým için özür dilerim. Maruzatýmý arz etmek için en uygun þeklin bir mektup yollamak olduðuna karar verdiðim günden beri, konuyu nasýl toparlayacaðýmý ve sizi nasýl daha fazla rahatsýz etmeyeceðimi düþünüyorum. Yine de kantarýn topuzunu kaçýrýr ve sözü uzatýrsam þimdiden affola. Efendim, bendeniz Kemal […]
Yekta Kopan – Bir de Baktim Yoksun
Sabah işe gitmek üzere evden çıktığımda büyük bir panik yaşadım. Goncagül ortalarda yoktu. Sağa sola baktım, her zaman uyukladığı duvarın dibine doğru pisi pisi diye seslendim, kafamı ağaç tepelerine çevirip adını fısıldadım ama ortaya çıkmadı. Oysa hayatımın son sekiz yılında, evden her çıkışımda yanıma gelmişti. Her gün aynı şey yaşanırdı. Önce bacaklarıma sürtünmeye çalışır, biraz […]
Yekta Kopan – Ask Mutfagindan Yalnizlik Tarif
Hiçbir gösterişi olmayan, ucuz tükenmezkalemi elimde çevirip duruyorum. Aslında yazacağım kalemin bir albenisinin olmasını isterim. Yanımdan genelde ayırmadığım dolmakalemime bağlılığım bu yüzdendir. Tasarımındaki incelik, ele oturuşuyla verdiği özgüven, haznesinden yavaşça akan mürekkebin kâğıda büyüleyici bir şekilde yayılması… Ama şu anda elimde, az önce havaalanının girişindeki ıvır zıvır satan dükkândan aldığım sıradan bir tükenmezkalem var. Kafamı […]
Yekta Kopan – Aile Cay Bahcesi
“Öyle şeyler anlatırdım ki sana, tek kelimesi aklını başından alır,” dedim. İçimden. Yine de bir şey duymuş gibi döndü baktı Çiğdem. Kayalığın tam ucunda duruyordu. Dalgalanan sarı saçlarının arasından bir bulut geçti. “Bir şey mi dedin?” diye bağırdı. “Hayır,” dedim. Belki rüzgâr içsesleri de taşıyordu. “Buraya gelsene Müzeyyen,” dedi, “bak dalgalar nasıl da köpürüyor aşağıda.” […]
Yavuz Tanyeri – Göktürk Yazısını Öğrenme Kılavuzu
Göktürkler, 500’lü yıllarda Avarlar’a bağlı olarak yaşayan ve bir kısmı Aşina önderliğinde Altaylar’ın güneyine göç eden birkaç Türk topluluğunun birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu bilgi hem Çin kaynakları hem de Bozkurt Efsanesi gibi sözlü Türk kaynaklarınca desteklenmektedir. Bumın, 534 yılında başlarında bulunduğu Türk topluluğunu genişletip güçlendirmek için Tabgaç devletiyle ilişki kurmuş ve 542 yılında Çin’e sefer […]
Yavuz Bülent Bakiler – Aşık Veysel
Sivas, halk şiirimizin en bereketli şehirleri arasında. Sivas, Selçuklu İm paratorluğunun ilim- irfan yuvası… Anadolunun en eski medreseleri, (yani dünün üniversiteleri) Sivas toprağında, yüzyıllardan beri, Oğuz boyunun aydınlığını ve güzelliğini anlatıyor. Sivas Ertana Devletinin de, Osmanh İm paratorluğunun da en önemli merkezlerinden biri oldu. Türk kültürünün en renkh ve zengin köklerini, asırlarca yaşatan Sivas, genç […]
Yavuz Bahadiroglu – Yurek Seferi
Hayat gerçek: Hayal ve rüya gerçek üstü. Masal ise gerçek dışı… Ya bilgisayarın gücü: Onu hangi kategoriye koymalı? Dünyamızda sanal dünyalar oluştu; kuklalar aramızda cirit atıyor. Tarih? Onu nereye oturtsanız olur; tarihi kategorize etmek doğru değil. Zaman diyeceksiniz? Zaman aslında bir sürekliliktir… Ceram’m dediği gibi, “Binlerce yıl tek bir gün gibidir.” Zamanı dilimleyip param parça […]
Yavuz Bahadiroglu – Yolbasi
İstanbul… Yılın son ayı buzlu nefeslerle soruyordu… Kamçı gibi sert bir rüzgâr gecenin karanlık perdesini kırbaçlayarak Teknik Üniversitenin merkez binasında helezonlanıyor ve her nasılsa açık unutulmuş bir pencereden içeri fışkırıyordu. “Kapatın lan!” diye bağırdı halının üstüne sere serpe oturan esmer delikanlı, “bu havada hangi akıllı pencereyi açtı be, donacağız.” Kimsenin kımıldamadığını görünce, esneye esneye doğruldu: […]
Yavuz Bahadiroglu – Uzaklar Yakindir
Dile destan olması yetmez gibi, bir de Halime Hatun’un azarına çarpılırdı. Atını ormana sürerken, avcılardan biri seslendi: “Fazla uzaklaşma Gündüz Beyim, hava yarıldıkta dönme vaktidir.” “Siz dönün, şu ormanı bir daha yoklayıp yetişirim” diye cevap verdi, “çok sürmez.” Obaya elleri bom boş dönmek istemiyordu. Gerçi büs bütün boş değildi. Ufak bir çulluk vurmuştu, ama kime […]
Yavuz Bahadiroglu – Turgut Alp
Akıncıların Osmanlı İmparatorluğu içinde mümtaz bir yeri vardır. Âdeta imparatorluğun temel taşlandır. Yaz, kış demeden sürekli şekilde düşman topraklarına akınlar yapan bu ateş gibi yakıcı, civa gibi akıcı süvariler, aynı zamanda günümüzün askerî istihbaratına da çekirdek teşkil etmişlerdir. Turgut Alp, binlerin içinden sadece biri. Ama gerçek biri, Turguteli” diye anılan kasabanın isim babası. Aslında bu […]
Yavuz Bahadiroglu – Topal Kasirga
Temmuz şafağı ılık ılık attı. Tan yerinin açık kırmızısı, sabah ezanının ahengine boyandı, gür bir sesle bütünleşip Sivas Kalesi’nin burçlarına düştü: “Nöbetçi!… Heey nöbetçiii!” Burçlardan aşağı uzandı başlar; aynı anda oklar gerildi, mızraklar hazırlandı: “Kim var orada?” “Benim, bir akıncı; adıma ‘Kulaksız Ömer’ derler. Kapıyı açın ki şehzademiz efendimize haber ulaştırayım.” Gerilerden gürültülü bir kahkaha […]