Kategori: Genel

Theodor Plievier – Stalingrad

Kurşun rengi bir kasım günüydü ve Gnotke’nin elinde bir kürek vardı. Gnotke, Aslang, Hubbe, Dinger ve Glmpfln az önce kazmasını bitirdikleri mezar sekiz metre uzunlukta, iki metre eninde ve yarım metre derinlikteydi. Çavuş Gnotke, Başçavuş Aslang ve de Hubbe, Dinger, onbaşılarla, er Gimpf’in gerçekte hiçbir farkları yoktu birbirlerinden. Omuzlarında apukıtleri, kollarında da terflyeleri yoktu; elleriyle […]

Theodor Plievier – Moskova

“Ön mevzilerden Moskova’nın çan kulelerini ilk gören zafer madalyası kazanacaktır.” XII. Alman Ordu Birlikleri nin günlü*, emrinden. önce, Yukarı Almanya’dan iki alayımız ve komutanları Eck von Romschach’la Kunrat von Bomelbuerg var. Dokuz binden fazla silâhlı adam demektir bu: Sonra, Felemenk’ten gelen iyi donatılmış sekiz bin Alman atımız var: Daha sonra, yedi bin HollandalI askerimiz var: […]

Theodor Plievier – Berlin

Beni yaratan, biçimlendiren senin ellerin olduğu halde, beni yok eden de semin. (Kitabı Mukaddes, Eyüb Bahsi, 10. Bap) “Berlin’e atandınız.” “Ben oraya gittiğimde belki de iş işten geçmiş olacak.” “Olabilir, yine de sizi yarın yola çıkarmak zorundayız.” Albay Zecke’nin Berlin’deki Karlshorst Eğitim alayına “Sevk ve idare” kursu öğretmeni olarak atandığını bildiren telgrafın Zossen’dekİ Ordu Personel […]

Theodor Herzl – Yahudi Devleti

Şimdi ben, ‘Yahudiler…’ diye cümleme başladığımda, özellikle geçtiğimiz yüz yılı göz önüne alarak bu sözü açtığımda herşey den bahsediyor olabilir miyim? Yani 20. yüzyıl içinde olup biten herşeyden… Geçtiğimiz yüzyıl içinde tarih sayfalarınca bize ezberletilen her olayda, iyi ya da kötü her vakıada Yahudi parmağı olduğunu dillendirsem acaba Anti-Semitik olur muyum? Acaba, Avusturya sınırları içindeki […]

Theodor Fontane – Effi Briest 3

Üç gün sonra oldukça geç bir saatte Innstetten Berlin’e geldi; saat dokuzu bulmuştu. Effi, Eff i’nin annesi, kuzeni, hepsi gardaydı; karşılaşma içten oldu; en içten Effi davranıyordu. Bindikleri araba, Keith Caddesi’ndeki yeni yapının önünde durduğu zaman, havadan sudan bir sürü şey konuşmuşlardı. Innstetten hole girince: “O! iyi bir ev seçmişsin, Effi!” dedi. “Artık köpekbalığı, timsah […]

Theodor Fontane – Effi Briest 2

Yılbaşı balosu sabaha değin sürmüş, EfFi bu baloda çok beğenilmişti; kuşkusuz bu, Gieshübler’in limonluğundan geldiği herkes tarafından bilinen kamelya buketinin beğenilmesi gibi büsbütün karşı çıkmasız olmamıştı. Yılbaşı balosundan sonra da her şey eskisi gibi kaldı; toplum yaşamında buluşmalar için ancak birkaç deneme yapılmıştı. Böylelikle kış EfFi’ye çok uzun geldi. Komşu soylu aileler onlara pek seyrek […]

Theodor Fontane – Effi Briest 1

XIX. yüzyıl Alman yazınının en güçlü adlarından biri olan Theodor Fontane’nin yaşamı çok hareketli ve mücadeleli geçmiştir. Bu büyük şair ve yazar, bir eczacının oğludur. 30 Aralık 1819’da Berlin’in kuzey batısındaki Neuruppin kentinde doğmuş, 20 Eylül 1898’de Berlin’de ölmüştür. O da babası gibi eczacılıkla yaşama atıldı; ilk önce Leipzig’de, 1842’den sonra da Berlin’de eczacı olarak […]

Tezer Özlü – Çocukluğun Soğuk Geceleri

Bir zamanlar beden eğitimi öğretmenliği yapmış babam, düdüğünü saklamış. Sabahları çizgili, bol pijamasını çıkarmadan düdüğünü öttürüyor: — Nazlıydın niçin geldin askere? Haydi kalk! Haydi kalk! Borazan gibi bir sesle bağırıyor. Uyanıp, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kendimi Süm’ün koynunda buluyorum. Babamın bu evle, askerlik arasında ne gibi bir bağlantı kurabileceğini düşünüyorum. Babam ev yaşamında askeri bir […]

Tezer Ozlu – Zaman Disi Yasam

Elma bahçesi. Elma ağaçları. Yaz rüzgarı esmektedir. Baba, erkek kardeş ve çocuk büyükanneyi ararlar. Çocuk (beş yaşında bir kız) ağaçların arasında dolaşır. Kelebek örnek alınılarak dikilmiş bir giysi içindedir. Rüzgâr dalları kıpırdatır, yaprakları da. Bunun dışında sessizlik. Çocuğun ardından hep beyaz bir köpek koşar. Köpek kızı hep izler. Yolunu şaşıran çocuk büyükanneyi ufak, derin olmayan […]

Tezer Ozlu – Yeryuzune Dayanabilmek Icin

Ben bu coşkulu havaya gene biraz melankoli getirmek zorunda kalacağım. Onun için hepinizden özür dilerim. Batı kültürü ve batının bizi nasıl etkilediği seminer konusu kapsamında olduğundan. İlkin biraz buna değineyim. Her zaman olduğu gibi gene çok bireyci davranacağım. Başka türlüsü elimden gelmiyor. Toplumun oluşumunda en çok bireyin varlığına önem veren bir bireyciyim. Okumayı dört yılda […]

Tezer Ozlu – Yasamin Ucuna Yolculuk

Yılın bu en güzel ilkbahar gününde bir an, bir saat ya da süresizlik gibi algıladığım bu belirsiz sürede “Acının Durgunluğu”nu okurken tüylerim ürperiyor. Pavese’nin doğduğu gün doğduğumu şaşarak öğreniyorum: 9 Eylül. Ben geceyarısından sonra. Ama Anadolu’da geceyarısı geçtiğinde, S. Stefano Belbo’da henüz belki de geceyarısı olmamıştı. Aynı gün. Aynı yıl değilse de. Ben, onun intiharından […]

Tezer Ozlu – Kalanlar

Bu kitapta Tezer’den kalanlar var. Ardında bıraktıkları. Yaşadığı anların notları. Hiçbiri yayımlanmamış. Ama yayımlanmak üzere yazılmış. Evet, anları severdi Tezer. Onları yazdı. Acıyla, yalnızlıkla, ama aynı zamanda coşkuyla, aşkla dolu anlarını. Anlarının anılarını. Başkaldırma anlarının. II. İçiçe geçen yaşamlar vardır. El-örgüleri gibi. Bu örülen giysi sizin sırtınızda da olabilir, karşınızdaki bir insanın sırtında da. Renk […]

Tevfik Fikret – Sermin

24 Aralık 1867’de İstanbul’da doğdu. Asıl adı Mehmet Tevfik’tir. Çocuk yaştayken annesinin ölümü onu hayatı boyunca etkiledi. Orta öğrenimini önce Mahmudiye Rüştiyesi’nde, sonra da Galatasaray Sultanisi’nde yaptı. Burada Recaizade Ekrem’in öğrencisi oldu. Duygulu kişiliği onu genç yaşlarda şiire yöneltti. 1888’de Galatasaray’ı bitirdikten sonra Hariciye Nezareti İstişare Odası’nda (Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi) kâtip olarak göreve başladı. […]

Tevfik Fikret – Haluk’un Defteri

Defter bile denmez, sekiz on parça kâğıttır; Üstünde Halûk’un mütereddit kalemiyle Saf saf karalanmış yazılar, şübheli hatlar; Bir yanda vatan bayrağı, altında şu cümle: «Ölmek ve yaşatmak seni!» —Artık bunu attır! Mümkün mü? Bu kıymetli kâğıtlar bana bir yâr. Bir yâr-ı samimî; benim efsürde leyâlim Onlarla hararetlenecek; onları kalben Đntaak ederim ân-ı füturumda, ve nevmîd […]

Tess Gerritsen – Rizzoli & Isle Serisi 10 – Sona Kalan

Ona Ikarus derdik. Tabii ki bu, onun gerçek adı değildi. Çiftlikte geçirdiğim çocukluk yıllarımda öğrenmiştim ki, insan yakında kesilmek için seçilmiş hiçbir hayvana isim vermemeliydi. Bunun yerine pekâlâ. Bir numaralı domuz, iki numaralı domuz, diye bahsedebilirdin ondan. Bunun yanı sıra, onunla hiçbir zaman göz teması da kurmamalıydın. Bu sayede onun varlığını sanki hiç fark etmemiş […]